Öğrenciler için world belgesi

GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ ÖZETİ
1. Dünyamızın Şekli
         Dünyamız kutuplardan basık ekvatordan şişkin küre biçimindedir.
         Dünyanın kuzey ve güney olmak üzere iki tane kutbu vardır. Bu kutuplardan geçtiği varsayılan doğruya dönme ekseni denir. Dünya dönme ekseni çevresinde dönmektedir. Kuzey ve güney kutuplarından eşit uzaklıkta olan yer kürenin çevresinden geçtiği varsayılan en büyük çembere ekvator adı verilir.
         Dünyamız küre biçiminde olduğundan sürekli doğuya doğru giden uçak, tekrar yolculuğa başladığı yere döner.
         Elinize bir portakal alınız. Portakalın yüzeyinin bir noktasını işaretleyiniz. Parmağınızı işaretlediğiniz noktadan başlayarak sürekli doğuya doğru kaydırınız. Parmağınız bir süre sonra işaretlediğiniz noktaya tekrar geri gelecektir.

         2. Dünyanın Şekliyle İlgili Eski Düşünceler
         İnsanlar Dünyanın şekli hakkında farklı varsayımlarda bulunmuşlardır.
         Bir kısmı Dünyanın öküzün boynuzları üzerinde durduğuna inanırken, bir kısmı da Dünyanın tepsi gibi dümdüz olduğuna inanmıştır.
         Yunanlı bilgin Pisagor, Dünyanın yuvarlak olduğunu söyleyen ilk bilim adamıdır.
         Galilei, Dünyanın döndüğünü söylediğinde insanlık ona inanmamış, hatta bu sözlerinden dolayı mahkeme tarafından cezalandırılmıştır.
         Macellan, Dünya yuvarlaksa başlangıçtan itibaren yönü değiştirilmeden ilerlenirse aynı noktaya geri dönebileceğine inanıyordu. Bu görüşünü ıspatlamak için 1519 yılında İspanya’dan yola çıkmış, ancak üç yıl süren ve güç şartlarda gerçekleştirilen yolculuğa dayanamayarak Filipinler’de ölmüştür. Ancak onunla birlikte yola çıkan gemilerden biri bu yolculuğu tamamlamayı başarmış, böylece Dünyanın çevresinde ilk kez bir tam tur atılmıştır. Bilim ve teknolojinin gelişmesiyle uzaydan çekilen fotoğraflar Dünyanın küre biçiminde olduğunu kanıtlamıştır.
        
         3. Dünyanın Kısımları
         Dünyamız beş kısımdan oluşmuştur. Bunlar dıştan içe doğru; hava küre, su küre, taş küre, ateş küre ve çekirdektir.
         Hava küre, su küre ve taş küre Dünyamızın gözlemlenebilir kısımlarıdır.
         Hava Küre
         Hava küre Dünyayı çevreleyen bir gaz katmanıdır. Uygulanan yer çekimi nedeni ile hava küreyi meydana getiren gazlar Dünyanın çevresinden ayrılamaz. Hava küreye atmosfer de denir. Hava kürenin yoğunluğu her yerde aynı değildir.
         Yerden yükseldikçe oksijen oranı arttığından solunum zorluğu yaşanır.
         Taş Küre
         Dünyadaki karaların oluşturduğu kısma taş küre veya yer kabuğu denir. Taş küre engebeli, alçaklı ve yüksekli bir yapıya sahiptir. Taş küre değişik kalınlıklardadır. Ateş küreyi çepeçevre saran bu yapının en ince olduğu yerler okyanus dipleridir.
         Su Küre
         Su küre, taş kürenin üzerinde yer alır. Kara alanlarından daha fazladır. Yeryüzünün ¾’ünü su küre kaplar. Su küreyi denizler, göller, akarsular, yeraltı suları ve su buharı oluşturur. Su küreyi oluşturan sular güneş ısısının etkisiyle buharlaşarak havaya yükselir ve bulutları oluşturur.
         Dünyamızın gözlemlenemeyen kısımları
         Ateş Küre
         Bu küreye çekirdeğin üzerini sardığından manto adı da verilir. Yapısında magnezyum ve demir gibi maddeler bulunur. Bu maddeler sıvı haldedir ve çok sıcak olduklarından bu katmana ateş küre denilmiştir. Sıvı halde bulunan, akıcı bir hamur halindeki maddelere magma adı verilir.
         Magma yer kabuğunda bulunan çatlaklardan çıkarak yanardağları oluşturur. Yanardağdan fışkıran magmaya lav adı verilir. Yerkabuğu magmanın üzerinde yüzüyor gibi hareket halindedir.
         Çekirdek
         Yerkürenin merkezini oluşturan bu yapıya çekirdek adı verilir. Demir, nikel gibi yoğunluğu fazla olan maddelerden oluşmuştur. Çok yüksek sıcaklığa sahip olan ağır kürede gaz halde bulunması gereken maddelerin yüksek basınçtan dolayı katı halde bulunduğu sanılmaktadır.
        
         4. Yer Kabuğunu Oluşturan Maddeler
         Yer kabuğundaki mineraller birbirleri ile karışarak kayaç veya külte denilen yapıları meydana getirirler. Külteler de kendi içlerinde çeşitlilik gösterirler.
         Kayaçlar çeşitli etkilerle parçalanarak ufalanıp toprağı oluşturur. Toprakta bitki ve hayvanların çürümesiyle oluşan parçacıklar da bulunabilir. Yapısında bitki ve hayvan kalıntıları bulunan topraklar tarım için elverişlidir.
         Magma bazen yer kabuğundan dışarı çıkamaz. Fakat külteleri yukarı iterek, şişirip altta birikir. Yüzeye göre daha yavaş soğur. İçlerinde gözle görülebilecek irilikte açık renkli kristaller oluşur. Bu gruptaki kayaların en tipik örneği granittir. Granit ve diğer derinlik taşları en sert kayaçlardandır. Derinlik taşları, zamanla üstlerindeki diğer kültelerin aşınmasıyla ortaya çıkarlar.
         Magma yer kabuğundaki inceli kalınlı damar şeklindeki çatlaklara girip katılaşırsa damar taşları oluşur. En tanınmış olanları kırmızı ve yeşil porfirlerdir.
         Magma yeryüzüne çıkarken yavaş yavaş soğur, iri kristaller oluşur. Yeryüzüne çıkınca çok hızlı soğur. Camsı hamur şeklinde külteler oluşur. Bunlardan trakit, andezit ve bazalt en çok bilinenlerdir. Yanardağın çevresinde volkandan çıkan kızgın küllerin birikmesiyle sünger taşı (ponza taşı) oluşur.
         Tortul külteler, mineral yönünden de çok çeşitlilik gösterir. Ufalanan çakıllar, kumlar ve killer bu grupta olan tortul kütlelerdir. Kaya tuzu, sarkıt ve dikitler, tüf ve travertenler böyle oluşan kültelerdir. Tebeşir kalkerleri ve mercan kayalıkları tortul kayaçlara örnektir.
         Sıcaklık ve basınç etkisinde uzun süre kalan tortul ve püskürük külteler başkalaşım kültelerini oluşturur.
         Bir tortul külte olan kilin başkalaşımından fillat (yaprak taşı), yapısında mıknatıslı demir bulunan kilin başkalaşımından arduvaz, kireç taşının başkalaşımından mermer, çam reçinesinin başkalaşımından kehribar oluşur.
         Yeraltından çıkarılan altın, demir gibi madenler işlenerek çeşitli eşya ve aletler yapılır. Bu madenlerin yeryüzüne çıkarılması ve işlenmesi oldukça güçtür. Ülkemizde madencilik çalışmaları için Maden Tetkik ve Arama Müdürlüğü (MTA) kurulmuştur. Bu kuruluşun amacı ülkenin her yerinde araştırmalar yaparak maden kaynaklarının yerini bulmak ve yeryüzüne çıkarılması için gerekli çalışmaları yapmaktır.

         5. Toprağın Oluşumu
         Toprak; su, rüzgâr, sıcaklık değişimleri ve canlıların etkisiyle kayaçların ufalanıp parçalanması sonucu oluşur.
         Toprak, canlılar için yaşam kaynağıdır. Yılan, fare, köstebek ve karınca gibi hayvanlar toprak altında yaşarlar. Bitkilerin de yaşam kaynağı topraktır. Bitkiler ihtiyaç duydukları besin maddelerini topraktan sağlar.

         6. Toprak Kirliliğinin Canlılara Etkileri
         Toprak kirliliği insanlar ve diğer canlıların yaşamsal faaliyetlerini kısıtlar.
         Toprağa karışan çeşitli tarım ilaçları, deterjanlar, plastik atıklar uzun süre bozulmadan kalabilir. Bu yüzden bu maddeler toprak kirlenmesine neden olur. Besinlerle insan vücuduna ulaşarak çeşitli hastalıklara neden olan atık maddeler çöpe atılmamalı, ayrı yerlerde biriktirilmelidir.
         Metal parçalar, kâğıt, kumaş, plastik ve cam gibi atıklar fabrikalara gönderilerek yeniden değerlendirilmelidir.
         Toprakta atık maddelerin bozulması sonucu üreyen bakteri türü zararlılar toz, toprak uçuşması sonucu insanlara ve hayvanlara hastalıkların bulaşmasına neden olur. Barınma ve beslenme ihtiyaçlarımızı toprak üzerinden karşılarız. Bu nedenler toprağın kirlenmesi bizleri olumsuz yönde etkiler.

         7. Erozyon
         Verimli toprakların su, rüzgâr ve canlıların etkisiyle aşınıp taşınmasına erozyon denir. Erozyonla toprakların kaybedilmesi toprakta yaşayıp gelişen bitkisel ve hayvansal zenginlik kaynaklarımızı yok eder.
         Ülkemizde erozyonla mücadele eden TEMA Vakfı bu konuda önemli hizmetlerde bulunmaktadır. Erozyonu önlemek için ağaç dikilmeli, eğimli araziler yan sürülmeli, kuvvetli rüzgârların estiği yerlerde rüzgâr kıran yapılmalıdır.

         8. Hava, Su ve Toprak Kirliliğini Önlemek İçin Alınması Gereken Önlemler
         İnsan, zekası sayesinde doğaya hakim olmuş bir canlıdır. Fakat daha çok kazanma hırsı ve bencilliği yüzünden doğaya büyük zararlar vermektedir. Tarla açmak veya ev yapmak amacıyla ormanları acımasızca yok etmektedir. Maden ocakları işletilirken de ağaçları kesmektedir.
         Fabrikaların kirli ve pis suları, çeşitli çöpler, şehirlerin kanalizasyon atıkları temiz derelere, göllere ve denizlere dökülerek buraları pislik çukurları haline dönüştürülmektedir.
         Büyük şehirlerin çöpleri ormanların içine, verimli tarlalara ve yol kenarlarına dökülerek pis kokular ve mikrop üreten dağlar oluşturulmaktadır.
         Fabrikalar, evler yapılırken çevreye zarar verilmemelidir. Fabrikalar kurulmadan önce çevreye vereceği zararlar iyi hesaplanmalıdır.
         Şehirlere kanalizasyon sistemleri kurulup kanalizasyon suları mutlaka arıtılmalıdır.